Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Aralık 2017 Cumartesi

Lisansüstü Eğitim İçin Bölüm Seçimi

Hocam, "kendimi geliştirmek istiyorum. Yüksek lisansa başlayayım diyorum. Ama hangi alanda eğitim almalıyım?" diyorsunuz. Doğru soruyu sorarak işe başlıyorsunuz ☺👊 Ben de sizden şu sorulara cevap vermenizi istiyorum öyleyse:

🔒 İlgini çeken, merakla eğitim alacağın ve tabiki başvuru kriterlerini sağladığın bölümler hangileri?
🔒Listene aldığın bu bölümleri niçin istediğinden emin misin?
🔒Bölümle ilgili mümkün olduğu kadar çok bilgiye sahip misin?
🔒 Bilgi alma konusunda sadece internete mi bağlısın? Farklı kaynaklardan bölümlerle ilgili bilgi al.
🔒Bu bölümde okumanın sana sağlayacağı faydalar neler olabilir?
🔒 Lisansüstü eğitimin boyunca geçimini sağlayacağın maddi kaynaklarla ilgili planlama yaptın mı?
🔓 Bu soruların cevapları sizi, sizin için en doğru olabilecek seçeneklere yönlendirecektir sevgili arkadaşlar.

Son olarak, şunu da eklemem gerekir. Her karar içinde bir miktar risk barındırır 😉 Hepinize çok mutlu, sağlıklı, başarı dolu bir yıl diliyorum 💐

27 Aralık 2017 Çarşamba

Yüksek Lisans Eğitimi Nedir? Ne Değildir?

Sevgili arkadaşlar, bana sıklıkla sorulan sorulardan önemli bir kısmı da, yüksek lisans eğitimi ile ilgili olanlar.
Tezli yüksek lisans (master diye de duyarsınız) akademisyenlik yolunda atılmış ilk adımdır. Ancak her yüksek lisans yapan akademisyen olacak diye bir şart yoktur.
Bilimsel araştırma yapmaya ve kendini, seçtiği alanda geliştirmeye istek duyan herkesin, şartları sağlamak koşuluyla yapabileceği lisans üstü bir eğitim türüdür.
Yüksek lisans eğitimi sırasında veya mezun olunca bu eğitimden kaynaklı bir maaş alma söz konusu değildir.
Başvuru yapacağınız her okulun ve her bölümün kendine özgü kriterleri bulunabilir.
Aklınıza takılan farklı bir şey varsa lütfen yorum olarak bırakın :)
Beni instagramdan da takip edin: @selenakademi

26 Aralık 2017 Salı

Akademisyen Olmak İçin Neler Yaptım?


Akademisyen olma yolunda hevesle, azimle, coşkuyla yol almaya çalışan herkese önce şunu söyleyeyim: "Yalnız değilsin :)" Sürecin uzun ve zorlu oluşu sizi yolunuzda ilerlemekten alıkoymasın.

Ankara'da bir yandan özel bir kurumda çalışırken bir yandan da Hacettepe Üniversitesi Eğitim Programları ve Öğretimi  Anabilim Dalı (EPÖ)'nda yüksek lisans eğitimime başlamıştım. Bu süreçte hem iş hayatını devam ettirip hem de sürekli İngilizce çalışıyordum. Bir yandan da sınavlara giriyordum tabi ki. Hem bir işte çalışıp hem de ders çalışmanın zorluğunu tahmin edersiniz. Benim için öğle yemeği araları, metroda yolda geçirdiğim zamanlar, hafta sonları ve aklınıza gelen tüm tatiller ders çalışma zamanı anlamına geliyordu. Hafta sonu dahil olmak üzere, saatimin alarmı her zaman sabahın erken saatine kuruluydu. Burada tüm süreçlerimin canlı şahidi, ev arkadaşım, liseden bu yana can yoldaşım Çağla Can'ın onayına ihtiyacım var :) Vallahi doğru söylüyorum. Yazınca bana bile tuhaf geliyor inanın. Uzun lafın kısası ders çalışma ile ilgili olarak bıkmadan usanmadan çaba gösterdim. İnşallah sizin İngilizce yeterlik düzeyiniz benimkinden çok daha iyidir. Ben bu sınavı yaklaşık 2-2,5 yıllık bir çalışma süreci sonunda halledebildim. ALES ile ilgili pek sıkıntı yaşamadım açıkçası. Bol bol sınava girip alabileceğim en yüksek puanı almaya gayret ettim.

Üniversitelerin araştırma görevliliği sınavına girerken, akademik olarak da güçlü görünmek önemlidir diye düşünüyordum. Bu düşünceden hareketle yüksek lisansın ilk ders döneminde, ders programımızda o dönem olmamasına rağmen sonradan danışmanım da olan sevgili hocam Prof. Dr. Melek Demirel'den bilimsel araştırma dersini aldım. Yayın yapmak konusunda hevesli olduğumu gören hocam da elimden tuttu. Uzun bir süre çalıştık. Bir bildiri hazırladık ve EPÖ derneğinin hazırladığı konferansta bildiriyi sunduk. Sonrasında da hocamla çalışmalar yapmaya devam ettik. Bu süreçte; nasıl akademik bir yayın yapılır, konferansa nasıl başvurulur, nasıl sunum hazırlanır, süreç nasıl işler gibi pek çok sorumu da yaşayarak öğrenmiş oluyordum. Aynı zamanda da akademik olarak güçlenmiş oluyordum. Çünkü bildiri, makale gibi akademik yayınların yapılış sürecinde araştırma yöntemlerini sahada uygulayarak öğrenmiş oluyorsunuz. Bu da sizi diğer adaylardan ayırabilecek önemli bir özellik olabilir.

Araştırma görevliliği sınavlarına girmeden önceki hazırlık sürecim genel hatlarıyla böyleydi. Yazıyı uzatıp sizi sıkmak da istemem. Sorularınız, yorumlarınız beni yüreklendiriyor bilesiniz. 

Yine görüşeceğiz :)
İnstagramdan beni takip etmeyi unutmayın: @selenakademi

25 Aralık 2017 Pazartesi

Niçin Akademisyen Olmak İstedim?



Her zaman söylediğim ve şükrettiğim şeyi sizinle paylaşarak yazıya başlıyorum. Çok şükür ki ben hayatta sevdiği işi yapanlardanım.

Bugün size anlatacağım şeyler tamamen benim hayatımla ilgili. Sizin düşündükleriniz ve yaşadıklarınızla benzer yönleri olabileceği gibi farklı yönleri de bulunabilir. Farklılıklar olsa bile paylaşmak güzeldir ve paylaştıkça birbirimize ilham kaynağı da olabiliriz diye düşünüyorum. 

Benim akademisyenliğe uzanan serüvenim de rastlantılar, kendiliğinden oldular, kendimi birden bire burada buldumlar yok :) Maalesef mi demeliyim? İyi ki mi? Bilmiyorum. Kararı size bırakıyorum.

Hacettepe Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği'nin ilk yılı, ben danışmanım Dr. Ayşegül Celepoğlu'nun yanına gittim. Okulda kalmak istediğimi (akademisyen olmak anlamında), bunun için neler yapmam gerektiğini sordum. Hocam da haklı olarak henüz bunun için çok erken bir zaman olduğunu fakat derslerime çalışıp yüksek notlar almamın başlangıç için çok önemli olduğunu söyledi. Ben ilk yıldan itibaren nasıl akademisyen olunur? Hangi sınavlara girilir? diye sürekli araştırmaya ve notlar almaya başladım. Tam da bu sıralarda beni müthiş düzeyde motive eden bir şey oldu. 

"Mezunlar Konuşuyor" adlı bir panel düzenlendi. Okulun sınıf öğretmenliğinden mezun olan  ve atanıp öğretmenlik yapmak dışında işlerde çalışan mezun öğrencilerimiz bizimle yaptıkları işleri ve bu işe nasıl başladıklarını paylaştılar. İçlerinden birisi Odtü'de araştırma görevlisi olarak çalışıyordu. İşte bu! İşte aradığım kan! Geçtiğimiz yıl o gün aldığım notları buldum. Gerçekten bu yolda motive olmamı sağlayan ve gerçekten yol gösterici olan bir konuşma olmuş benim için. Orada konuşan kişi kendini dinleyenler arasında hayat yolunu çizen birilerinin olabileceğini düşünmüyordu belki de.

İlk başta da dediğim gibi paylaşmak bazen başkaları için oldukça ilham verici olabilir. Üçüncü sınıfta İngilizce sınavı için hazırlanmaya başladım. Bir yandan da LES (ilk girdiğimde adı böyleydi)- ALES'e girmeye başladım. Girmeye başladım diyorum çünkü yıllar içinde sınava girmediğim dönemlerde, ÖSYM başkanı arayıp sınava niçin gelmediğimi soracak sanıyordum :) O kadar çok girdim yani. Neyse hazırlık sürecini başka bir yazıda paylaşırım eğer isterseniz. 

Mezun olup, özel bir okulda öğretmenlik yapmaya başladım. Okulun Ar-Ge biriminde de görevliydim. Kendimi geliştirebileceğim pek çok fırsat sağlıyordu yöneticilerim. Konferanslara gitmek, Ar-Ge toplantıları yapmak, okumak araştırmak çok mutlu ediyordu. Fakat yine de öğretmenlikte mutlu olamayacağımı hissediyordum. 1. Sınıf öğretmeniydim. Öğrencilerim çok tatlıydı, velilerim gerçekten çok iyiydi. Herkes benden çok memnundu. Okulun en sorunsuz sınıfı. Benim için büyük bir şans. Fakat derse her girdiğimde kendimi boşa vakit harcıyormuşum gibi hissediyordum. Okumak, yazmak, araştırmak, yeni bir şeyler üretmek ve bunları paylaşmak istiyordum. Üniversitede gençlerle çalışmak istiyordum. Okumak, yazmak, araştırmak benim işim olsun istiyordum. Hem bunları yapıp hem bir de üzerine para alacağım. Bu ne harika bir şey diye düşünüyordum. Bu yolla kendimi çok daha iyi geliştirebileceğime ve en önemlisi bu meslekle mutlu olabileceğime inanıyordum. Gerçek duygularım ve düşüncelerim bunlar. O dönemler, beni en iyi dinleyen insan, annemle defalarca bunları konuştum, bu hayalleri, düşünceleri paylaştım. 

İşte tüm bunlar akademisyen olma isteğimin kaynakları...
Siz merak ettikçe ben yazarım. Hoşçakalın.

13 Aralık 2017 Çarşamba

EDUCCON 2017- Education Conference (7-8 Aralık 2017 Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi)


Ankara Üniversitesi'nin ev sahipliğini yaptığı Educcon 2017, eğitimde yenilik değeri olan bilimsel çalışmalara yer verilen uluslararası ve ücretsiz bir konferanstı. Bu konferansa "Türkiye'de Yaşayan İlkokul Kademesindeki Göçmen Öğrenciler İçin Ekolojik Yaklaşıma Dayalı Okul Temelli Bir Uyum Programı Önerisi" adlı çalışma ile katıldık. Çalışmayı Doç. Dr. Hüseyin Şimşek ve Doç. Dr. Dilek Gençtanırım-Kurt ile birlikte gerçekleştiriyoruz. 

Göçmenlere yönelik bir okul uyum programı geliştirme fikri Ağustos 2017'den bu yana üzerinde çalıştığımız bir konu. Programı somutlaştırmaya yönelik hızla yol aldığımızı söylemem mümkün. Bu proje, sürecin en başından beri hepimizi heyecanlandıran bir proje oldu. Çünkü artık ülkemizdeki göçmen çocukların sayısı göz ardı edilemeyecek kadar fazla. Göçmen çocukların yaşadıkları problemlerin başında gelen uyum sorunları, artık bizleri etkili ve kalıcı olabilecek çözümler sunmaya itiyor. Bu bağlamda Türkiye'de göçmen öğrencilere yönelik herhangi bir uyum programının olmaması dikkat çekiyor. Geliştirmekte olduğumuz okul uyum programının alandaki bu ihtiyacın giderilmesine katkı getireceğini düşünmekteyiz. 

Sunumun videosu için: https://www.youtube.com/watch?v=dmdFneWVq20